26 Ekim 2007 Cuma

Mybook’a üye olunuz lütfen!


Eli kalem tutup da hakkında iki satır yazmayanın kalmadığı bir site oldu Facebook… Ben, sevgilim, eski sevgilim, sevgilimin eski sevgilisi, ilkokul arkadaşlarımdan tutun da gelmiş geçmiş tüm patronlarıma kadar tanıdığım herkesin üye olduğu bir cemaat oluverdi burası. Hatta bir arkadaşım tüm ısrarlara rağmen siteye üye olmadığı için ‘ona Facebook’ta delicesine ihtiyacım’ olduğuna dair bir grup açtım, görünen o ki grup üyesi 500’ü bulursa o da aramıza katılacak, şartı bu! Gün itibarıyla 158 üyeye ulaştık henüz acınacak durumdayız! Sonra bir de Hatebook çıktı. Facebook’a kıl olanlara, agresif ve amiyane tabirlere ‘terso’lara göre! Facebook’ta ilkokul arkadaşını arayanların yerine intikam peşinde olanlar, hoşlanmadıkları kişileri listeleyenler var. Bu da hoş hatta parlak bir fikir ya da ne bileyim yararlı bir hizmet olabilir… Tüm bu sanal cemaat bilgilerini alıp, allayıp pullayıp kafama göre derliyorum ve herkesin kendi ‘mybook’u olabilsin istiyorum, olmaz mı? Mesela benim ‘mybook’umda profil takipçisi olsun! Başka birtakım sanal cemaat sitelerinde var, facebook’ta yok. Kim benim profilime bakmış, ne zaman bakmış, arkadaşlarım arasında gezip casusçuluk oynamış mı filan hepsini göstersin. Ama benimkiler gizli kalsın mümkünse? E, bu benim ‘mybook’um olduğuna göre kuralları koymam serbest! Sonra, madem böyle bir sitenin sahibiyim para da kazanayım. Ama bunun için google gibi sitelerin yardımına muhtaç olmayayım. Arkadaş listeme eklediğim her bir kelle fotoğrafı için trink, banka hesabıma arkadaşlık sistemine giriş bedeli yatsın! Ayrıca içinde bulunduğum grup fotoğraflarında da aynı sisteme tabi tutabileyim arkadaşlarımı! Bencilce mi? En azından çalınan zamanımı ek gelire bağlamış olurum… Daha sinsice niyetlerim de var ama neyse. Peki sizin ‘mybook’unuzda neler olsa sanal cemaate daha sıkı bağlanırsınız acaba?

Nefis bir geri dönüş


1990’ların ortasında; elektronik müziğin en hüzünlüsü, en depresifi ve en melankoliğinin hepimizin üzerinde ağır bir etki bıraktığını unutmadık! Yani Portishead’i… Beth Gibbons’un vokali tabiri caizse damardan etkiledi, bu tür müzikle haşir neşir olan herkesi. Trip-hop’ın sahiden de trip yaratan karanlığı ve saykodelik tınılarla birleşen alternatif gitarın ağırlığıyla pek bir mutlu mesut olmuştuk. 97 çıkışlı grupla aynı adlı albümden sonra bir canlı New York konseri albüm olarak yayınlanmıştı, o kadar… Portishead’in uzun süreli ayrılığı bitiyor, yeni albüm yolda olduğu haberleri geliyor, meraklısının bilgisine…

Girl ve boy band’lerin süper, mega ama çok sıkıcı geri dönüşleri!



Tüm dünyada popüler müziğin ziyadesiyle tutan bir pazarlama başarısı örneği ‘girl band’ ve ‘boy band’ler. Yani birbirinden çekici, şirin ve kısmen de yetenekli genç kız ya da erkekleri bir araya getirecek, onlara şarkılar ezberletecek, başarılı bir prodüktörle çalışıp altyapıları hazır edeceksin sonra da tüm dünya gençliğine yaldızlı paket program olarak, büyük bir şovla armağan edeceksin. Peki, tamam harika! Ama bir New Kids On The Block (NKOTB), Back Street Boys, 'N Sync, Blue, Spice Girls, Sugar Pussycat Dolls, Take That ve Destiny's Child olmak, en azından bir arada kalmak kolay değil. Eh haliyle vakti gelince zamana teslim olup dağılmak da normal. Buraya kadar tamam ama dönem dönem, bir zamanlar büyük sükse yapmış grupların eski işlerini yamalayıp altına da iki yeni şarkı atıp yeniden fırına vermek çok eski bir şey artık. Yani Spice Girls ilk ortaya çıktığında fırtınalar kopartmış olabilir ama artık onların formülü işlemiyor. Bir dönem bu gruplarda yer alıp da solo kariyerleri alıp başını gidenler çok daha başarılı. Örnek; Robbie Williams, Beyonce, Justin Timberlake, Donnie Wahlberg… Müzik ya da sinema kariyerleri böyle yalnız ve gururlu olarak daha çekilir değil mi? Eh şimdi Take That tekrar el ele verdi (Robbie Williams tabii ki olaya dahil bile olmadı), Spice Girls’in ‘Greatest Hits’ albümü yayınlanıyor ya da Back Street Boys’un ‘Never Gone’ (Asla Gitmedi) albümünün üzerine ‘Unbreakable’ (Kırılmayan) isimli yenisi yayınladı diye; 90’larda yarattıkları etki kendini yineleyecek mi? Hiç sanmam. Ha tabii, albümleri yine on binler sattı diye lanse edilecek, yine konserleri dolacak… Peki ya 2000’li yılların cingöz gençleri aynı formülün üstüne cila atılmış halini yutacak mı? Kim bilir… O halde biz gelmiş geçmiş en nefis boy band(!) olan Beatles’ı dinlemeye devam edelim!!! Bunca yıl sonra varsa hâlâ onlardan hayır var.

Akbank Caz’da Küba’dan bir yetenek

Küba’nın en yetenekli ve geleceği parlak yeni kuşak müzisyeni Roberto Fonseca bu gece CRR’de Akbank 17. Caz Festivali kapsamında sahnede olacak. Bu genç piyanist Afro-Cuban, Brazilian jazz ve geleneksel Küba standartları arasında, yeteneğinin büyülü etkisiyle dinleyicisini esir ediyor.

Phonem’imiz yine geldi!

Minimal, gösterişsiz ama kendi içinde özel bir festival Phonem by Miller… Yıllar içinde Lali Puna’dan Four Tet’e, The Notwist’ten Amon Tobin’e kadar hatırı sayılır sağlam ve sevdiğimiz elektronik müzik topluluklarını izledik. Bu sene Gang Of Four, Devendra Banhart gibi alternatif isimlerinin ağırlıkta olduğu organizasyonda ayrıca Au Revoir Simone’dan Datarock gibi elektronik müzik kökenli isimler de takip edilecek. ‘Kim ki o’ ve ‘Bedük’ gibi Türk grupların da dahil olduğu yirmiye yakın ismin yer alacağı organizasyon 1-10 Kasım tarihleri arasında Babylon, Dirty, Santralistanbul ve garajistanbul gibi mekanlarda takip edilecek festivalin yaratıcıları İKSV ve Kod Müzik.


Bir tuhaf DJ!

Dünyaca ünlü bir DJ’in, işe adım atışının nedeni: ‘Partilerde insanlar neden dans etmiyor?’ sorusuna yanıt aramak için olursa sonuç Thomas Schumacher gibi olur! Bu soruyu cevaplamak için DJ’liğe soyunan ve kısa zamanda Alman elektronik dünyasının göz bebeği olan Thomas Schumacher, bu gece Indigo’nun DJ kabininde olacak.


Echoes, Silence, Patience&Grace/Foo Fighters/SONY BMG

Yaptıkları her bir albümü arşivlik olarak değerlendirdiğimiz; vokalde Dave Grohl, basta Nate Mendel, bateride Taylor Hawkins ve gitarda Chris Shiflett ile gelmiş geçmiş en vurucu rock gruplarından Foo Fighters’dan 6. stüdyo albümü… 12 şarkıdan oluşan bu yeni albümde de Foo Fighters’ın tadını sonuna kadar alacaksınız!

Bu hafta sonu ‘Herneyse’ diyoruz!

Galerist, Türk-Norveç sanatçı ikilisi Can Sayınlı&Jorgen Evil Ekvoll’un retrospektif sergisine ev sahipliği yapıyor. ‘Herneyse/Whatever’ başlıklı sergi, 18 Kasım’a kadar izlenebilir. Retrospektifleri, Can&Jorgen gerçekliğinin parlak ışıkları olarak algılanabileceği gibi, tarihin boş bıraktığı alanların doldurulduğu bir dönüm noktası diye de nitelenebilirmiş, gördükten sonra siz de yorumunuzu yapın!

İroni kimlikler fora!

Maltepe Sanat Merkezi, bu yıl 17.’si düzenlenen ve 4 Kasım’a kadar devam edecek olan Artist-2007 Sanat Fuarı’na ‘Karma Sergi İroni-Kimlik’ ile katılıyor. Türk resminin önemli isimlerinin yer aldığı figüratif ve soyut anlamda güçlü yorumların yer aldığı bu karma sergi, Artist 2007 Sanat Fuarı’ndan hemen sonra 19-24 Kasım tarihleri arasında da ASF Otomotiv Genel Merkez binasında takip edilebilir.

Eğlenmeye hazır mısın?

Dünyanın farklı coğrafyalarından farklı tınıları bir araya getiren, çoksesli ve bol renkli topluluk Pink Martini İstanbul’da… Sahne performanslarıyla tam not alan ve büyük bir orkestrayı andıran topluluk son albümleri ‘Hey Eugune’ kapsamında gelecekleri İstanbul’da, Türker İnanoğlu Maslak Show Center’da 21 ve 30 Ekim geceleri sahnede olacak.

Klasik Türk Müziği sevenlere…

‘Türkiye’nin klasiği’ sloganıyla 30 yılı aşkın süredir sanat faaliyetlerine devam eden İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, yeni sezona yarın akşam AKM’de verecekleri bir konserle giriş yapacak. Sezonun bu ilk konserinde Mimar Sinan’ın ‘Selimiye’sinin müzikteki yansıması olarak kabul edilen besteci Itri’ye ait Neva-Kâr seslendirilecek.

Eğlenceli bir müzayede

Beyaz Müzayede, 3 Kasım’da 4. Çağdaş ve Modern Sanat Müzayedesi’yle ilk kez dünyaca ünlü yabancı çağdaş ressamların eserlerine de yer verecek. Ünlü ressamlar Erro, Antonio Segui, Mark Brusse, Pat Andrea, Gotthard Graubner, Alexander Kosolopov, Mark Kostabi, Hilo Chen ve Jan Voss’un resimleri, Beyaz Müzayede ile Türk sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Müzayede’de 171 sanatçının 300’ün üzerinde eseri yer alacak. Müzayedede yer alacak eserler, 30 Ekim – 2 Kasım tarihleri arasında İstanbul Sofa Hotel’de sergilenecek.

Pazar gecensin rehavetini Babylon’da at

Akbank 17. Caz Festivali kapsamında bu gece yolumuz Babylon’a düşecek… Çünkü festivalin ilgiye değer topluluklaından bir tanesi olan ‘Third World Love’ bu gece sahede olacak. Tel Aviv kökenli ekip; Afrika ve Orta Doğu ezgilerini Amerikan caz standartlarına taşıyarak özgün ve özel bir kompozisyonla ortaya koymasıyla tanınıyor. Yahudi geleneğinin de kendini hissettirdiği şarkılarında zaman zaman Latin tınıları da yakalamak mümkün. Trompette Avishai Cohen, davulda Daniel Freedman, basta Omer Avital ve klavyede Yonatan Avishai’den oluşan Third World Love, pazar gecesinin tatlı rehavetini, funk ve dub’ın birbirine giren ritimleriyle atmaya niyet edenler için birebir olacak!

Haydi, hep birlikte dansa!


Riddim, 70’lerin disco hit’lerinden 90’ların hause hitlerine uzanan müzik arşiviyle “Everbody Loves Disco” adıyla bir parti düzenliyor. Gloria Gaynor'ın "I Will Survive"ından, 90'ların "disco katkılı" dans müziği hit'lerine geçilecek bu çılgın partide yerinizi alın. Dans edip eski hitleri dinlemek için iyi bir fırsat.

Jan Garbarek grubuyla İstanbul’da

İskandinav cazının babası Jan Garbarek her biri usta müzisyenlerden oluşan kadrosuyla beş yıllık bir aradan sonra tekrar ülkemizde. 40 yılı aşkın başarılı müzik kariyeri ile dünyanın en önemli caz üstatlarından olan Garbarek, 2 ve 3 Kasım tarihlerinde İstanbul ve Ankara'da vereceği iki konserle Türkiye'deki caz severlerle buluşacak. Sting, Dire Straits, Loreena McKennitt gibi nmisimlerle çalışmış perküsyon ve davul ustası Manu Katche, çello ve bas müzisyeni Eberhard Weber ve piyanoda Rainer Brüninghaus birlikteliğiyle vücut bulan Jan Garbarek Group, Vera Müzik organizasyonu ile 2 Kasım'da TİM Maslak, 3 Kasım'da ise ODTÜ Kemal Kurdaş sahnesinde.

Şimdi sıra çocuk filmlerinde

Bizler Filmekimi'ni takip ederken, sonbaharın çocuklar için de bir müjdesi var! 23 Ekim’de başlayıp 8 Kasım'a kadar devam edecek bir film festivali de onları bekliyor... Üstelik sadece çocukların değil çocukluğuna doyamayanların da sıkı sıkıya takip ettiği bir organizasyon; Uluslararası İstanbul Çocuk Filmleri Festivali. Bu yıl beşinci kez çocuklarla buluşacak olan festivalde film gösterimlerinin yanı sıra ‘Küçük Sinemacılardan Büyük Filmler’ yarışmasının dereceye giren filmlerinin sahipleri de ödüllerini alacak. Festival kapsamında pedagoglar tarafından izlenmiş ve onaylanmış otuzun üzerinde ülkeden 114’ün üzerinde film, iki hafta boyunca 2-15 yaş arası çocuklarla buluşacak. Filmler; D-Point Cinecity Etiler, Bonus Premium Cinecity Trio Kozyatağı, Cinecity Olivium Zeytinburnu ve Beykent Üniversitesi Sanat Merkezi Sinema Salonu Beylikdüzü’nde olmak üzere 4 farklı noktada gösterilecek.

www.iicff.com/">www.iicff.com

‘Cazın en seksi sesi’ Kimona

İstanbullu caz müzik dinleyicisinin favori mekanlarından Q Jazz by Les Ottoman’s, kasım ayının 18’ine kadar özel bir kadın vokali ağırlayacak. Pazarları hariç her gece 23:00-02:30 saatleri arasında Q Jazz Sahnesi’nde dinleyeceğimiz bu kişi; cazın en seksi vokali olarak anılan Kimona… David Bowie, Celine Dion ve Björk gibi isimlerle aynı sahneyi paylaşan Kimona’nın performansı kaçmaz.

Pure Series/Çeşitli Sanatçılar/EMI

Derleme albüm meraklısı koleksiyoncular için yeni bir seri bu. Reggae, Easy, Jazz, Love ve Pop gibi 15 başlık altında toplanan bu albümlerin her biri 3 CD’den ve 50’nin üzerinde şarkıdan oluşuyor. Caz, rock, klasik… Artık müzik zevkinize göre seçmek de size kalıyor.

800/Mercan Dede/Doublemoon

Şimdi Mercan Dede’nin kim olduğunu yani DJ Arkın Allen adıyla elektronik müziğin piri olarak tanındığı gibi bilgileri baştan anlatmaya gerek yok… Ne var ki ondan bahsetmek için elimizde yeni bir albüm var. Mercan Dede’nin Mevlana’ya adadığı albümü ‘800’den bahsediyoruz. Yine birçok usta müzisyeni konuk ettiği albümde elektronik altyapılar ve çoksesli bir huzur bulacaksınız.


Harvey Nichols’da İtalyan Haftası

İstanbul’un en havalı alışveriş noktası Harvey Nichols’da, kasım ayının ikinci gününe kadar özel bir etkinlik takip edilecek. Sanattan modaya en ünlü tasarımcılar ve isimler, sergileri ve moda gösterileriyle Harvey Nichols’ın İtalyan Haftası’nda olacaklar. Roberto Cavalli, Giorgio Armani gibi İtalyan tasarımcıların imzasını taşıyan ‘Bayrak’ sergisiyle birlikte İtalyan fotoğrafçıların çektiği ve dünya çapında ün kazanan‘Pitti-İtalian Eyes’ moda fotoğrafları sergisi İtalyan Haftası kapsamındaki etkinliklerden sadece birkaçı…

16 Ekim 2007 Salı

groove armada'nın uzuuuuun röportaj metni!


işte yukarıda bahsi geçen Groove Armada roportajinin tam ve hayli de uzun metninin bir bolumu...

* TS W910i ruh durumunuza göre çalma listesi seçmenize izin verdiğine göre, bize şu an belirgin koşullarda dinlemekten zevk aldığınız telefonunuzdaki favori parçalarınızı söyleyebilir misiniz?

GA Tabi ki.

TS Sakinleşmek sizin için çok önemli olmalı. Stres düzeyinizi anında düşüren bir parça var mı?

Tom: Benim için klasik aşk şarkısı: You’re All I Need to get By - Tammy Tyrell ve Marvin Gaye.
Andy: Curtis Mayfield – Billy Jack – yapılmış en büyük chillout albüm.

TS Sizi gülümseten parça hangisi?

Tom: Fleetwood Mac’tan Dreams –herkesin yalnız söylediği, geçen yılın bir tour-bus klasiği!
Andy: Benim için Future Sounds of London’dan Papua New Guinea, yakında yeniden keşfettiğim, beni gülümseten parça!

TS Hangi parça sizi evde, DJ lik için çıkmaya hazırlanırken parti havasına sokar?

Tom: Sugardaddy’den LoveHoney –yaramaz bir plug. Ben de o grupta yer aldım ve DJ setlerime her zaman bununla başlarım.
Andy: Canlı Groove Armada sesinin çılgınlığını temsil eden Lightsonic’in eşsiz re-rub’ı.

TS Bir konsere yetişmeye çalışıyorsunuz. Yoğun trafikte arabada sıkışıp kalırmışsanız ve siz şimdiden 30 dakika geç kalmışsanız. Neşelenmek için hangi parçayı dinlerdiniz?

Andy: Pencereler aşağı indirip sesi açar, The Klaxons’dan Grace’in “Its not Over”ı dinlerim.

Tom: Benim için Outcast’ten “Hey Ya” olmalı.

TS Ve son olarak, sizler çok formda görünüyorsunuz. Parkta koşarken dinlediğiniz belirli bir parça var mı? Gerçekten sizi harekete geçiren bir şey?

Tom: 80’lerin bir klasiği: “Diggin Your Scene”, Blow Monkeys’den. Daha dün bununla bir koşuya çıktım.

TS Arkadaşlar teşekkürler, şimdi izleyen gazetecilerimizin yolladığı bazı sorularımız var…

TS W910i hakkında sizin için bir telefon anlamı ile ilgili ne dersiniz?

Andy: Bizim için her şey müzik hakkında, bu, otomatik olarak birlikte gelen büyük bir belleğin kombinasyonu. Saklanacak inanılmaz sayıda parça var. Ve ruh durumuna dayalı SenseMe™ fonksiyonu, bu bir şeyler yapmanın ilginç bir yolu.

TS Müzikal etkilenimleriniz kimlerdir?

Tom: Oldukça geniş, bu yüzden Groove Armada’nın sesi böyle. Fakat Prince diyebilirim. Londra’daki son konserinden sonra –inanılmaz sıra dışı bir gösteri idi.

TS Müzikal üretim stiliniz chilled’den teknoya, hip hoptan elektronikaya kadar çok geniş –bunu başka ne etkiliyor?

Andy: Büyük bir bölümü canlı parçalar. Çaldığımız festivallerde dünyanın en iyi dans parçalarını çaldık. Bu yaz Sırbistan’a, Almanya’ya ve kısa süre önce de Moskova’ya gittik. Bunları çaldığınızda müziği değişik durumlara uyarlıyorsunuz ve tabi ki yüzlerce orkestra dinliyorsunuz.

TS DJ ve canlı yorumcular olarak sürekli hareket halinde olmalısınız. Bu hayatınızı nasıl etkiliyor?

Tom: Oldukça yoğun bildiğiniz gibi. Dikkatli olmak zorundasınız ve şikâyet etmemelisiniz. Eğer şov işindeyseniz heyecanlı ve telaşlı hayat tarzınız hakkında şikayete başlayamazsınız. Çoğunlukla çalacağım tüm parçaları dinleyemeden performanslara gidiyorum. W910i ile parçaları gözden geçirebilirim. Bu da benim küçük revizyonum olur!

TS Yıllar içinde ürettiğiniz en favori chilled/dans parçası hangisi?

Andy: Birini seçmek hiçbir zaman kolay değildir, biz yakında çıkacak GA10 için hemen hemen 33 tane seçtik. Chill’de “At the River” kesinlikle açık bir seçim. Henüz duymadıysanız olasılıkla asla duymayacaksınız. Biz biraz daha sıra dışına gideceğiz. Yeni Soundboy Rock albümünden “What’s Your Version” isimli parça.

TS Eşsiz Lightsonic remix hakkında bir şeyler söyler misiniz?

Tom: Bu, orkestra ile yaptığımız canlı performansın bir versiyonu. Konser ortamı için yeniden yazıyor ve yeniden ayarlıyoruz. Bu versiyon stüdyoda yapıldı ama festival sound’u olmak üzere düzenlendi.

TS Sizin 10. yıldönümünüz ve bu harika mini-mix’ bizim için hazırladınız. Biraz bundan bahsedin.

Andy: Bu bir mücadeledir, tüm track’ı 5 dakikanın içine sığdırma mücadelesi, hepsi var. Çok yavaş başlar ve sonuna doğru canlandıran bir son oluşturur. Hatırladığınız ve Groove Armada olarak bildiğiniz her şey umarız ki bu kısa versiyonda mevcuttur.

TS Ve işte burada: NE1CO tarafından bu gün için özel yaratılmış harika görüntüler eşliğinde, eşsiz Groove Armada 10. yıldönümü Sony Ericsson mini-mix’i.

Internet yolu ile sizlerden gelmiş çok fazla sorumuz var –katıldığınız için çok teşekkürler, ilk soru Groove Armada’dan Tom ve Andy için.

Yunanistan, Mad TV’den Natasha: 10 yıllık kariyerinizdeki en iyi ve en kötü anlar nelerdir? Belki de önce pozitife konsantre olalım, en iyisi için ne dersiniz?

GA: Bilirsiniz birçok oldu, 10 yıl oldu, 10 yıldır sürüyor, fakat sanırım bu yaz Londra’da, Victoria Park’ta Lovebox denilen bir festivale katıldık. Bu yılki müthişti. Bizden önce Blondie gecenin baş sanatçısıydı –harika bir performans– sonra ertesi gece şovun başı bizdik. Çok heyecan verici olduğunu düşünüyorum. 10 yıl sonra, kendi şovunda başta olmak, 30.000 kişilik bir kalabalık, Londra’da güzel bir gece, çok özel görünüyordu

TS: Ve en kötü an Andy?

GA: Sanırım Amerika’daki ilk büyük mücadelemizde oldukça da komik sayılabilecek en kötü an yaşadık. New York’a uçarken Elton John’a Andy Warhol söyleşi dergisi partisi için teşekkürler. Mutlak A sınıf ünlüler kastı. Sahneye çıktık ve o an klavyelerden biri –nereden bulduğunu bilemediğim– müthiş bir itfaiye sesi çıkardı. Maalesef bu problem üç kişinin sorunu çözmek için tüm konser süresince uğraşmasına rağmen devam etti.

TS: Eminim ki şimdi ne zaman itfaiye sesi duysanız bu anılarınızı hatırlıyorsunuz! Stefan için Güney Afrika, Die Burger’den Tanya’dan bir sorum var –Sony Ericsson neden bu girişinde özellikle Groove Armada’dan kişilerle ekip kurdu?

SS: Sanırım, çünkü Groove Armada 10 yıldır devam ediyor, büyük performans olan yıldönümü ve bu telefona baktık ve SenseMe™ fonksiyonu ile, değişik ruh durumların olduğunu ve bu ruh durumlarına göre müziğini sınıflandırabileceğini gördük. Groove Armada’nın çok yönlü müziği vardır, telefona uyabilecek ve onu ve SenseMe™ fonksiyonunu ilerletecek değişik müzik stilleri vardır.

TS: Sonraki soru Free Magazine’den, Yunanistan’dan Christos Tom ve Andy’e yeni teknolojilerin müzik endüstrisini nasıl etkilediğini soruyor?

GA: Zaman değişti ve geçen 10 yıldır içinde ve üzerinde çalıştığımız dünya temelde bitti. Diğer yandan da oldukça korkabilirsiniz çünkü geleneksel gelir akışları yok oldu ve müzikten geçinmek, stüdyo parasını ödemek ve iyi müzik yapmak için yeni yollar bulmanız gerekiyor. Fakat aynı zamanda “canlı” yöntemini, telefonları, interneti kullanmak ve rekabeti aşmak için yeni yollar bulmak ve müziğinizi duyurmak için yaratıcı olma zamanı.

TS: Tüm bu yeni indirme ve özellikle W910i ile müzik dinlemek gibi yollarla insanların bütün yeni teknolojilere teşekkür ederek müziğe daha fazla girdiğini düşünüyor musunuz?

GA: Kağıt üzerinde daha kolay. Fakat asıl sorun herkes bunu yapabilir ve sonuçta büyük bir rekabet olur. Ve sanırım burada belirttik, bu müziği kategorize etmenin ve müziğinizi insanların dinlemesi için bu kategorilere sokmanın bir yolu.

TS: UK, NOTW’dan Trevor, Trevor Groove Armada’nın geleneksel CD’ler yerine mobil telefonlar, internet kayıtları için single çıkarmayı düşünüp düşünmediğini soruyor.

GA: Bilmiyorum. Geleneksel şekilde daha yeni birkaç single çıkardık fakat her şeyin haftadan haftaya, aydan aya değiştiğini düşünüyorum. Bu nedenle gerçekten bir şey söylemek zor. Ve sonunda sanırım evet, olasılıkla gidilecek yol bu. Geleneksel konseptin şimdilerde yok olmaya başladığını düşünüyorum.

TS: Bulgaristan’dan Intro’ya gidiyoruz, Maria şu an oradan bağlanıyor, şu an çevrimiçi, müzik yapmadığınız ve prodüksiyonda olmadığınız zaman neler yaptığınızı öğrenmek istiyor?

GA: Aslında müzik yapımı ve üretimi ile ilgili şeyleri bir şekilde organize etmek veya eğer yollarda çok zaman harcamazsak, parti sonrası gösterimler ve futbol izlemek.

TS: Bir sonraki Türkiye’den… Akşam gazetesinden Selin Özavcı, Kylie Minogue ile işbirliğiniz hakkında bilgi almak istiyor. Bununla ilgili bazı yazılar okudum. Kylie’nin yeni albümü gelecek ay çıkıyor, siz de bunun içindesiniz. Bize hikâyeyi anlatırmısınız? (bu benim sorum olduğu için bold'ladım! :)

GA: Basit bir hikaye aslında. Diğerleri ile birlikte biz de müziğimizi koyduk. Bir stüdyo toplantımız oldu, güzel ses verdi ve bir tane daha programlandı fakat zaman geçti –hepsi bu kadar.

TS: Şimdi Hollanda, Charlotte şimdi bağlandı, Glamour dergisi için çalışıyor- işbirliği yaptığınız kişileri ve vokal sanatçıları nasıl seçtiğinizi soruyor çünkü son 10 yılda her çeşit stille çalıştınız. Ayrıca gelecekte kiminle çalışmak istersiniz?

GA: Yerleşik bir metot yok biliyorsunuz. Bir müzik parçası yazarsınız, bu alışkanlık olarak genelde başlama şeklimizdir. Sonra oturur ve bunda kimi duymayı isteyeceğimizi düşünürüz. Richie Harris’ten Mutya gibi çağdaş sanatçılara kadar her çeşit sanatçı ile çalışmamız gerekir. Mutya için olan şarkı iyi bir örnek, sadece oturursun ve sadece düşünürsün, bu pop müziğe benziyor, yani hepsi müziği dinlemek ve aklına bir fikrin gelmesi temeline dayalı.

TS: Türkiye’de basılan Radikal gazetesinden Maide de oldukça ilginç bir soru soruyor: “Mark Ronson’un müziği hakkında ne düşünüyorsunuz? Çünkü yine bir DJ ve prodüktör ve son birkaç yılda çok popüler olmuş biri…”

GA: BBC Radio One’da bir canlı oturum için “Stop Me” cover’ına bir cover yaptık. Yeni bir albüm yaptığı ile ilgili bir söylenti duydum. Kendi materyali, hangi yöne gideceğini merak ediyorum. Çünkü son albümünden sonra her yöne gidebilir…

GA: Stilini seviyorum, iyi-bağlantılı bir genç adam ve net bir şekilde yeteneği var.

TS: Bu da, UK, LBC Radio’dan Jo Parkerson’dan, Sugarbabes’in Mutya’sı için neden şarkı yazmaya karar verdiğinizi soruyor?

GA: Aslında özellikle onun için yazmaya karar vermedik. Mutya fikri ortaya çıkana kadar sürekli değişti. Fakat o zamandan itibaren bilgisayarımda çalışma ismi olarak “Song for Mutya” olunca, isim vermeye gelince daha iyi bir isim koyamadık ve: Song for Mutya (Kontrol dışı), ve bu oldu.

TS: Bulgaristan, GSM’den Desislava, Bulgaristan’da çaldığınızı biliyorum. Stefan, bu size teknik bir soru -W910i daha çok bir telefon mu yoksa müzik çalar mı? SE için hangisi daha önemli?

SS: Telefonun bu iki yönü arasında bir ayrışım yapmak çok zor. Fakat biz telefon üreticileriyiz. Dolayısı ile bu öncelikle bir cep telefonudur. Fakat eğlence yönünü bütünleme konusunda özellikle müzik çalar ya da video oynatıcı üzerinde duruluyor. Hangi müziği istiyorsan yap. İşte bu da tam da bizim insanların yapmasını istediğimiz şey -müziğin keyfini çıkar, fotoğraf çek ve entegre ol. Artık birden fazla cihaz taşımanıza gerek kalmadı. Özellikle bu ürünle ileriye doğru büyük bir adım attığımızı düşünüyorum.

TS: UK, XFM’den Lliana Bird’den bir başka soru. Daha önceki MP3 çalarlara göre W910i’nin avantajlarının neler olduğunu soruyor. Çünkü pazarda hala diğerleri mevcut?

SS: En büyük avantajlarından biri de müzik dinlerken çevrimiçi olabilir ve diğer birçok fonksiyonu aynı anda kullanabilirsiniz. Böylece oyun oynayabilir, mesaj yazabilir, MP3’lerde biraz zor olan müzik dinlerken e-postalarınızı indirebilirsiniz. Ayrıca, ürünü ileri geri sallayarak parçaları atlayabileceğiniz Shake Control™ (Salla ve değiştir) ve müziğinizi ismine göre değil ruh durumunuza göre organize edebileceğiniz SenseMe™ gibi birkaç yeni fonksiyonu var. En önemlisi ise, MP3 çalar ile çok zor olan, çevrimiçi olup sanatçı hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

TS: İnsanlar, mobil telefonları, video klipleri, video mesaj yollamak ve bunlar gibi şeyler için çok daha sık kullanıyorlar… Rusya, Mobile Computer’dan Zakhar, şu an çevrimiçi ve şunu öğrenmek istiyor, video kliplerini telefona yükleyebilir misiniz yoksa Internet’ten indirebilir misiniz ?

SS: Aslında ikisi de. Ayrıca memory stick kullanabilir, DVD’lerinizi çevirir ve telefonunuzda izleyebilirsiniz. Veya kendi video kliplerinizi iletebilir ya da kaydedebilirsiniz.

TS: Güney Afrika Teen Zone’dan Dominique’ten – Tom ve Andy için bir soru– Güney Afrika’daki sizing gibi DJ olmak isteyen gençlere önerileriniz var mı?

GA: Gençliğimde hiperaktiftim, duvara karşı futbol oynardım, çok sigara içerdim, sarhoş olurdum (gülüyor). Eğer bu yaşta bunu yapmak istiyorsanız çoktan netleşmiş olması gerektiğini düşünüyoruz.

TS: Best Radio için Yunanistan’dan Katia –favori gece kulübünüz dünyanın neresinde- bir iki tane belirtmeniz gerekirse?

GA: Singapur’da; The Zouk… Duvarda Andy Warhol baskıları ile, eksantrik ve fantastik adamdan, çalmak ve gitmek için çok iyi bir yer. Bir de İbiza’da pazar günleri Space. Yıllardır yerleşik yaşadığımız bir kuruluş ve oldukça eşsiz.

TS: Bulgaristan’dan bir sorumuz daha var. Go Guide’dan Radmila, özellikle Exit festivalinde yer almanızdan sonra Bulgaristan’da büyük bir fan tabanınız var –öncelikle orada çalmaktan memnun kaldınız mı?

GA: Çok parlaktı, heyecan vericiydi. Katıldığım festivallerin en iyilerinden biriydi. Sanki 15.000 İngiliz oraya gidiyor gibiydi. Prodigy ile Robert Plant arasında çaldık. Muhteşem bir kalabalık, heyecan verici bir sürükleniş, dünyadaki en iyi festivallerden biri.

TS: UK’dan Heart Radio’dan Jo –şarkınız “Shake that Ass”– bu müzikten ne kadar para kazandınız? Bu oldukça kişisel bir soru!

GA: Gerçekten tam olarak bilemezsiniz çünkü büyük bir potaya giriyor fakat iyi bir şey yaptığımızı söylemeliyim. Reklamı vardı, bu nedenle iyi yaptık. Reklamla iyi para yaptık denebilir.

TS: Linsey UK’da Stuff için çalışıyor ve müzik yapımınızda sizin için hangi teknolojinin paha biçilmez olduğunu soruyor, bazı muhteşem ve ilginç teknolojiler kullanıyor olmalısınız…

GA: Gerçekten gittikçe küçülüyor, aynı ekstrem multi-fonksiyonlu bu telefondaki gibi. Şu günlerde stüdyoda bir dizüstü bilgisayarda müzik yapabilirsiniz demek istiyorum. Çok daha ucuzluyor –über-stüdyoların devri şimdiden kapandı.

TS: Stefan, Bu soru Litvanya’dan Iaima’dan. Gelecekteki cep telefonları nasıl hayal ediyorsunuz? SE’de önümüzdeki birkaç yıl içinde teknolojilerin nasıl bir evrim geçireceğini olasılıkla bildiğiniz çok gizli laboratuarlarınız olduğunu biliyorum. Çok fazla bir şey söylemeyeceğinizi biliyorum fakat gidişatını nasıl görüyorsunuz?

SS: Daha önce de söylediğim gibi, her şey küçülüyor. Cep telefonlarına daha çok şey alıyorsunuz. Bu nedenle bence geleneksel olarak bugün bir mobil telefon dijital kameranın yerini tutabilir, MP3 çaların yerini alabilir. Gelecekte camcorder’ların da yerini almaya başlayacak. Olasılıkla güvenlik sistemleri, elektronik giriş sistemleri, gelecekte tüm Internet olayının büyük önemi olacağına inanıyorum. Özellikle gelecek jenerasyon için çok önemli. Genç çocuklar Internet’te büyük zaman geçiriyorlar. İşte gelecek buraya gidiyor. Ayrıca birkaç güzel şey daha geliyor –şu an bunlar hakkında size bir şey söyleyemem….

TS: Esasında, telefonun ardındaki düşünce hayatı kolaylaştırmak ve sizin için basite indirgemek.

SS: Kesinlikle, bu herkesin 24 saat cebinde olan bir cihaz, örneğin uçakta kapatmak insanlara zor geliyor. Bu onların tüm dünyaya giriş kapısı gibi. Bu nedenle bu cihaza ne eklerseniz insanlar daha çok zevk alacaktır.

TS: İsrail’den Roy sizlere soruyor. Son zamanlarda Radiohead, fanlarının ne kadar ödeyeceğine karar vermeleri için albümlerini online başlattı. Bir yönde dürüst bir şey, bundan ne çıkarıyorsunuz? Bunu yapmakla ilgili ne düşünüyorsunuz?

GA: İyi fikir. Bu bizi daha önce söylediklerimize götürüyor. Müzik endüstrisinde her gün her hafta bir şeyler değişiyor. Bazıları “Öyleyse neden bedava vermiyorsunuz?” diyebilir, fakat bu çok olumsuz da olur. Bunun içinde yer almak çok güzel, eğer yapabilseydik bu müthiş olurdu. Fakat her grup çok para kazanmıyor. Öyleyse bu ruhu almak için bir yol bulmaya gereksiniminiz var ve müziği yine de tutarlı bir seçenek yapabilirsiniz.

TS: Bunun için ne kadar ödersiniz, faizsiz?

GA: Bir Sterlin kadar! (gülüyor)

TS: Saltwater Girl, Güney Afrika’dan Samantha sevdiğim soruyu soruyor. Kahve, çay ya da sıcak çikolata?

GA: Kahve, kesinlikle espresso!

TS: Romanya’dan, Maxim dergisinin Romen versiyonu için çalışan Istvan Stefan’a soruyor. Mobil teknolojisinin önümüzdeki birkaç ay içinde müzik teknolojisini radikal olarak değiştireceğini düşünüyor musunuz?

SS: Müzik girişini kesinle daha kolaylaştıracak. Şimdi nerede olursanız olun müziğe ulaşıyorsunuz, müzik indirmek için eve gitmeyi beklemeniz gerekmiyor. Ayrıca müziği keşfedebilirsiniz, insanların nerede olurlarsa olsunlar müzik indirmeye alışmakta olduğunu düşünüyorum. İnsanlara müzik tedarik etmeleri ve satın almaları için büyük potansiyel var. Ayrıca insanların internetten telefonlarına bir şey indirmek için para ödemeye daha istekli olduğunu görüyorum. Bu telefonda olduğunda, melodi, servis veya içerikler olabilir.

TS: Son soru, gerçekten güzel bir soru, Stefan için, bayan alıcılar için bu telefonda en çekici özelliklerin neler olduğunu düşünüyorsunuz? Çoğu zaman, kızlar teknolojiden biraz korkar...

SS: Kullanması çok kolay, asla komplike değil. Kullanımı kolay yapmak konusunda çok gayret ettik. Özellikle kızlar için çabuk olmalı, kullanımı kolay ve sezgisel olmalı. Küçük, cebe sığar ve şık.

12 Ekim 2007 Cuma

Sanal ortamda süper bir röportaj

Geçen salı günü saat 13.00 itibarıyla hayatımın en teknolojik röportajını yapmaya giriştim! Şöyle ki; elektronik müziğin sevdiğim isimlerinden birisi olan Groove Armada ve Sony Ericsson elele vermişler, yeni bir walkman telefon olan W910i'nin tanıtımı için bir sanal röportaj ortamı yaratmışlar. Röportaj ortamına katılmam için teklif gelince pek bir hoşuma gitti. Zira hem 10. senelerini dolduran elektronik müziğin yaratıcı ikilisi Groove Armada'yı severim hem de yeni bir müzik telefonunu yakından görüp, böyle havalı ve teknolojik ortamda bulunmak çekici geldi. Ne var ki röportaj saati gelip çattığında bağlantım, bilgisayar karşısında resmen ağlattı! Pul kadar ekrandan Groove Armada üyelerinin sadece kafalarının bir bölümünü izleyebildim ve sıra benim sorduğum soruya geldiğinde (tabii soruları önceden yollamıştık) durumu ancak idrak edebildim! Merakım; Groove Armada ikilisinin Kylie Minogue’un dönüş albümünde onunla birlikte çalışmak istedikleri duyumunun, aslını öğrenmek konusundaydı… Sahiden de öyle bir istekleri varmış ve stüdyoda birlikte takılmışlar. Ancak bunun çok mühim bir durum olmadığını da gayet net bir dille belirttiler, öğrenmiş olduk! Tabii yanı sıra ikilinin trafikte sıkışıp kaldıklarında dinledikleri şarkılardan tutun da stresli zamanlarında onların hangi şarkıların sakinleştirdiğine kadar bir sürü de detay öğrendik. Şimdi bunları tek tek yazmaya yer yok. Ne var ki bir süredir ihmal ettiğim blog’umu yeniden canlandırmak için kendime ödev vermiş olurum; Groove Armada röportajının tamamını pazartesi günü ‘www.haftaninseyleri.blogspot.com’da okuyabilirsiniz. Meraktaysanız yani!
Diyeceğim odur ki; hatırlarsınız geçen hafta Radiohead'in yeni albümünü internet üzerinden yayınlayacağını ve hatta şarkıların satılacağı fiyatı da bizzat onları satın alacak kişilerin belirleyeceğinden bahsetmiştim. Alın işte müzik dünyasının teknolojiyle flörtüne bir yaratıcı örnek daha! Bakalım daha neler göreceğiz…

Bir 'Böğürtlenli Reçel' konseri!

Haziran ayında ilk albümü ‘Böğürtlenli Reçel'i yayınlayan ve o gün bugündür de dinleyicisinin kalbini kazanan Gökçe, 'eğlenceli rock' olarak tanımladığı şarkılarıyla Balans'ta. Albümünün yayınlanmasının üzerinden hayli zaman geçtikten sonra ilk canlı performansına çıkacak olan Gökçe, ayın 17'sindeki konseri için esaslı bir hazırlık yapmış! Aslında müzik kariyeri boyunca bolca sahne tozu yutan Gökçe için, belli ki bu konser pek önemli! Kendi şarkılarının yanı sıra MFÖ, Sezen Aksu, Garbage ve Pink gibi isimlerin de şarkılarını yorumlayacağı gecede siz de hazır bulunun.

Jennifer Larmore'dan haftanın ağır konseri

'Haftanın ağır konseri' kontenjanını 17 Ekim gecesi Cemal Reşit Rey'de gerçekleşecek olan Mezzo soprano Jennifer Larmore performansına ayırmanızı öneriyoruz. Yani en azından klasik müzik dinleyicisi açısından... Yabancısı için Larmore'un; 'sesine istediği gibi hükmeden, üstün bir kıvraklıkla ifadelerine farklı anlamlar yükleyebilen, yetmişin üzerindeki albümüyle tüm zamanların en çok albüm yapan mezzo sopranosu ünvanına sahip' bir sanatçı olduğunu söylemeli. Sanatçıya Avrupa'nın en çok beğenilen oda orkestraları arasında yer alan Basel Oda Orkestrası eşlik edecek.

Aylin Aslım ve tayfası Ankara'da

Yeni albüm çalışmaları için kollarını sıvayan Aylin Aslım 17 Ekim gecesi bir konser vermek üzere Ankara'da. Uzun bir süre sonra Ankaralı hayranlarıyla buluşacak olan Aylin Aslım konserinde iki albümünden şarkıların yanı sıra sevdiği şarkıların kendine ait yorumlarını da seslendirecek. Aslım ve Tayfa'yı kaçırmamalı.

Göksel'den bayramlık performans

Pop müziğin, alternatif isimlerinden birisi Göksel... Gündelik hayattan esinlenen şarkı sözleri ve kendine özgü vokal tarzıyla Göksel, bayramın ilk gecesi Studio Live sahnesinde olacak. Depresyondayım', 'Karar Verdim', 'Bi Seni Konuşurum', 'Arka Bahçemde' gibi bilindik şarkıları hep bir ağızdan söylemek için siz de orada olunuz.

İstanbul'un 4 bir köşesi caz


Ayın 17'si itibarıyla başlayıp, ekimin son gününe kadar devam edecek olan 'caz' dolu 15 gün bizi bekliyor. Zira Akbank Caz Festivali, ünlü cazcı konuklarıyla 17. kere arz-ı endam ediyor... İstanbul'da Aya İrini Müzesi, Cemal Reşit Rey Konser Salonu, Babylon, Akbank Sanat, Q Jazz Bar Less Ottomans, garajistanbul, Kemer Golf&Country Club'ta, Ankara'da Milli Eğitim Bakanlığı Salonu'nda ve İzmir'de Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nde takip edilecek olan festivalde, caz müziğin yerli ve yabancı 29 mühim ismi sahnede olacak. Açılış konserini John Pizzarelli Quartet'in yapacağı festivalde; Nublue Orchestra, The Philip Woods Quintet, A Hawk and a Hacksaw, Tortured Soul, Roberto Fonseca gibi isimlerin yanı sıra İlhan Erşahin, Gevende, DANdadaDAN, Sarp Maden Trio gibi Türk sanatçılar da izleyeceğimiz isimler arasında olacak. Plan program yaparken önümüzdeki 15 gün boyunca kentin dört bir köşesinin caz kokacağını hatırınızda tutun!
www.akbanksanat.com

Cumartesi gecesi Indigo gecesi

Bu cumartesi gecesini dans ederek geçirmek isteyenler için Indigo'da DJ setleri ile sahnede olacak Slam'i önerebiliriz. Dördüncü stüdyo albümleri ‘Human Response’ ile dans pistlerini tekrar altüst eden Slam, Ricardo Villalobos, Mills, Richie Hawtin, Green Velvet ve Weatherall gibi isimlerle birlikte çalışmış, elektronik müziğin hatırı sayılır ikilisi olarak takibe alınmaya değer.


Ve Akbank Caz Festivali başlıyor


Ekim ayının 17-31’i arasında kentin dört bir yanından caz müzik tınıları yükselecek. Yarın başlayacak olan festivalde Hülya Tunçağ, Akbank Sanat’ta ‘Cazla Klasik Müzik Arasındaki Köprü: Üçüncü Akım’ konulu bir seminer verecek. Günün konserleriyse Aya İrini Müzesi’ndeki John Pizzarelli Quartet ve Babylon’daki A Hawk and A Hacksaw performansları olacak. www.akbanksanat.com


İstanbul Jazz Center’da en iyi davulcu

İstanbul Jazz Center 16-17 Ekim tarihlerinde Garanti Caz Yeşili Konserleri tüm zamanların en iyi 25 davulcusundan biri olan Steve Smith ve efsanevi grubu Vital Information’ı ağırlayacak. Steve Smith daha önce de Mike Maineri ve Steps Ahead grubu ile festival kapsamında İstanbul’a gelmiş ve büyük beğeni toplamıştı.
Sanatçıya bu sefer klavyede Tom Coster, basta Baron Browne, gitarda Vinny Valentino ve davulda Steve Smith eşlik edecek.

Anjelique’de ünlü DJ’ler serisi devam ediyor

Yaz gecelerinin keyfini büyüleyici manzarası eşliğinde çıkardığımız Anjelique, sezonun son ünlü DJ’i olarak Pete Gooding’e ev sahipliği yapıyor. Renaissance, Moneypenny's gibi önemli mekanlarda gösterdiği performanslarla büyük kitlelere çalan ve ‘Ibiza’nın En İyi DJ’i’ ünvanlı Pete Gooding, 19 Ekim Cuma günü, Anjelique’de performans sergileyecek. 18 Temmuz’da kaliteli underground dans müziği konusunda aranılan bir DJ olan Satoshi Tomiie ile başlayan partiler, 29 Ağustos’ta performans verdiği her yerde kendini takip eden sadık bir kitlesi olan, progressive house ve trance müziğin en önemli temsilcilerinden Max Graham ile devam etti. Serinin son ünlü DJ’nin performansını kaçırmayın!

Trend Show’la pespembe 3 gün


Tek Kelimeye Sığmayan Şişman Aktivite’ Trend Show'un pembe yumurtası bu yıl erken çatlıyor! Yılın en yeni ürünlerinin tanıtıldığı ve birbirinden eğlenceli etkinliklere ev sahipliği yapan gençlik festivali Trend Show 25–28 Ekim tarihleri arasında Lütfi Kırdar’da takip edilecek. Trend Show’08; konserleri, gösterileri, aktiviteleri, oyunları, imza saatleri, atölyeleri ve yüze yakın genç markanın yenilikleri ile gençlere bir kez daha unutamayacakları 4 gün yaşatacak. Trend Show’08 geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da temasına sahip çıkıyor ve “Fark’a Saygı” ilkesiyle gençlerle buluşuyor. Etkinlik kapsamında Duman, Aslı, Göksel, Hayko Cepkin ve Nev gibi isimlerde konser verecek.


Tiyatro ‘Altıdan Sonra’ olur!


Bu sene 7. yaşına giren ‘Altıdan Sonra Tiyatro’nun geçen sezonda da seyirciyle buluşan oyunu ‘Kapıların Dışında’, yeni sezonda da devam ediyor. 16-23 ve 30 Ekim’de Çevre Tiyatrosu’nda sahneye çıkacak olan topluluk kasım ayında da Semaver Kumpanya bünyesindeki Çevre Tiyatrosu’nda…
www.altidansonra.com


Santralistanbul’da müze dükkanı


Eylül ayında santralistanbul’un açılışıyla birlikte ziyaretçilere kapılarını açan santraldükkan da, pek çok tasarım ürünü, özgün müzik albümleri ve sanat kitapları bulunuyor. santralistanbul koleksiyonundan seçkin eserleri ürünlerine taşıyan santraldükkan’da ev akseuarları, tekstil, çanta ve kırtasiye ürünleri ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor.

Nev’den yeni albümün ilk konseri


Türk rock müziğinde kendine özgü vokal tekniği, farklı ve yenilikçi tavrı ile yer edinen Nev, 3. stüdyo albümü ‘Işığım ve Gölgem’i Pasaj Müzik etiketiyle geçen ay yayınladı. Yeni albümünde 80’lerin naif ve lirik anlayışını 2000’lerin sound’uyla birleştiren Nev, her zamanki samimi tavrıyla kendi hikayelerini ve aynası olduğu hikayeleri anlatmaya devam ediyor. Alaturka tınıları pop-rock merkezinde birleştiren Nev, Sükut-u Hayal’de elektrik gitarla yaptığı nağmeli solo melodisi ile bu yılın en güzel aşk şarkılarından birine imza attı.
Nev, yeni albümünün ilk İstanbul konserini Beyoğlu Balans Music Hall’de veriyor. Sahne performansı ve geniş repertuarı ile adından sıkça söz ettiren Nev, bayramın 2. günü hayranlarının karşısına çıkıyor.

garajistanbul yeni sezonu açtı

İstanbul’un çağdaş gösteri sanatları mekanı garajistanbul, yeni sezonunu ‘kendini yeniye bırak’ sloganıyla açtı. Mekanın 25 Ocak tarihine kadar olan programında 10 ayrı dans projesi, 3 tiyatro yapımı, 9 farklı müzik etkinliği, 4 edebiyat okuması, halen devam eden iDANS Festivali dahil olmak üzere 4 uluslararası festival yer alacak. Ocak 2008 tarihinden sonra ise garajistanbul programında hem ulusal hem de uluslararası sürpriz projelerin hazırlıklarına başlanmış, haberiniz olsun!

www.garajistanbul.com

Doritos Cover Fest başlıyor

Doritos’un düzenlediği müzik yarışmasında, liseli müzik grupları
finallere katılabilmek için yarışıyor… Organizasyon 20-21 Ekim tarihlerindeki elemelerle başlıyor. Liseli amatör müzik gruplarına destek olmak amacıyla düzenlenen yarışmaya 18’i Anadolu yakasından, 18’i Avrupa yakasından olmak üzere İstanbul’daki 36 liseli müzik grubu katılacak. Tanınmış bir parçayı en iyi çalan, yani en iyi cover yapan grupların başarılı olacağı yarışmada birinci olan grup, para ödülünün yanı sıra birçok hediyenin de sahibi olacak.

www.tytz.com