10. Uluslararası İstanbul Bienali’nin gündeme yerleştiği şu günlerde önümüz, arkamız, sağımız ve de solumuz sanat olacak. Her mekandan karışık kokular ve sesler yükselecek. Karışık diyorum çünkü şimdiye kadar anlamını asla çözemeyeceğim türlü sanat işini bir arada gördüğüm en büyük ve en mühim organizasyon İstanbul Bienal’i oldu. Kimi zaman kafa karıştırıcı olsa da çoğu zaman hayli eğlenceli ve karşısına geçip uzun uzun ‘hmmm…’ diyerek düşüncelere daldığım işler de görmedim değil! Ne var ki bundan önceki Bienal’lerde sahiden de ‘sanat sen nelere kâdirsin’ diyerek, ne anlattığını anlayamadığım ve bunu alenen söylemekten utanmadığım (eh insanız yani anladığımız sanat da var anlamadığımız da…) tüm o kavramsal sanat açıklamaları, yerleştirme mantıklarını filan yine iştahla takip edeceğim. Bu sene Bienal’in en çarpıcı noktası ana teması olsa gerek;
‘İmkânsız Değil, Üstelik Gerekli: Küresel Savaş Çağında İyimserlik’. ‘www.iksv.org/bienal.com’ adresinde konuyla ilgili hayli detaylı bilgi mümkün uzun uzun okuyup anlamak isteyenler için… Gelelim birkaç öneriye. ‘Gecegezenler’ Projesi, geniş kapsamı ve içeriğiyle en azından seçim yapmaya imkan veriyor. Bir de Çinli sanatçı Cao Fei’nin Second Life (artık herkes biliyor insana yeni bir hayat yaratma şansı veren interaktif oyun) projesinin ‘RMB City’ başlıklı multimedya enstalasyonu sergi tasarımı (!) ilk bakışta en çok ilgimi çekenlerden oldu. Eh Bienal geldi ya gene kafamız karışak, zihnimize olmadık fikirler dolacak, dünyanın bir köşesesinde gelen sanatçıların bakış açılarıyla karşılaşacağız, hiçbir şey olmasa elde yine de bunlar olacak. Hiç de yetersiz bir sonuç değil.
8 Eylül 2007 Cumartesi
Bienal’i geldi İstanbul’umun!
Posted by definitely maybe at 22:58
Subscribe to:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Comments:
Post a Comment